Çarşamba, Ekim 23, 2024

İpek Akçadurak : Dünü Bugünün Aklı ile Yargılamak

en çok okunanlar

Dünü Bugünün Aklıyla Yargılamak

Geçen hafta Diamond Tema ve Asrın Tok’un Şeriat üzerine birlikte yaptıkları programdan sonra ortalık yıkıldı.

Diamond hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.

Peki neden?

“Yer6 adlı sosyal medya hesabında paylaşılan video içeriğinde Peygamberimizle ilgili kullanılan hakaret içerikli, çirkin ve provokatif ifadeler nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçundan, paylaşımın yapılmasının ardından derhal 16.06.2024 tarihinde resen soruşturma başlatılmış olup, şüpheli Diamond Tema’nın yurtdışında olması nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır.

İslam dini ve sevgili Peygamberimizle ilgili kullanılan tahrik edici, çirkin ve provokatif ifadeler asla kabul edilemez.

Soruşturma titizlikle sürdürülmektedir.”

Denildi.

Programın tamamını henüz izleyemedim.

Konunun laiklik, şeriat kısmıyla ilgili çok bir yorum yapmaya gerek yok.

Müslümanlar için en muteber hadis kaynaklarından biri olan Buhari’yi referans alan Diamond’ı suçlamak yerine,

Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde şeriat güzellemesi yapan Asrın Tok hakkında soruşturma başlatılmış olması lazımdı.

Ancak benim Adalet Bakanlığı’ndan ve bilhassa Yılmaz Tunç’tan dileğim öncelikle adil olması, sonra da artık insanları fikirleri yüzünden yargılamamaları.

Gerçek suçlular peşinde koşun lütfen!

Bu kısımdaki tavrımı ortaya koyduktan sonra gelelim asıl konumuza.

Dünü bugünün aklıyla ve değerleriyle yargılamaya…

Peygamberimizin 9 yaşında bir çocukla evlenmiş olması benim bugünkü bakış açımla çok büyük problem. Bir çok yerde de Müslümanlar’ın önüne olumsuz olarak getirilen bir konu.

Hz. Muhammed (SAV) 570 – 632 yılları arasında yaşadı.

İlk insanlar eğer 5 yaşını geçebilirlerse ergenliğe girişle birlikte hızla çocuk sahibi olur, bir sonraki neslin temelini atıp hastalık ya da yaralanma sebebiyle ölürdü.

30.000 yıl önce yaşam süremiz 30’un üzerine çıkmaya başladı.

Biraz daha yakına gelelim, 1950’lerde ortalama yaşam süresi 47’ydi.

1950’den 1.000 yıl öncesinden ve Arabistan’dan bahsediyoruz.

Sizce insanların ortalama ömrü kaç yıldır? 30 mu?

18 yaşına kadar, çocuk sahibi olmadan yaşamak bile mümkün değil ki…

Ömürler şimdikinin yarısı kadar bile yok belki. Yani zaman yok, çabuk olmaları lazım.

Doğa verici olduğu kadar, zalim ve alıcıdır.

30’larını görmesi bile şüpheli olan insanların 18’ine kadar evlenmeden beklemek gibi bir lüksleri yok, olamaz da.

Biraz daha yakın tarihe gelin ve Avrupa’ya bakın. Avrupa’da özellikle krallıkların birleşmesi ve gücün büyümesi için prens ve prenseslerin şu andaki dünyamıza göre daha çocuk yaşlarda evlendirildiğini göreceksiniz.

Yani bu durum sadece bize veya İslam dünyasına özel değil, Avrupa’da da aynı şekilde.

Cinselliği ve evliliği ayrı düşünemeyenler var, biliyorum.

Ancak kızlar adet gördükleri andan, oğlanlar ise tüyleri çıkmaya başladığı andan itibaren vücutlarındaki hormonlar cinsellik yaşamaya müsait hale gelir.

Ancak evlilik ve çocuk sorumluluğu almak bambaşka bir bilinç düzeyi ister.

2000’li, medeni olduğumuzu sandığımız bugünlerden geriye doğru bakıp herkese bir kulp takmak, her şeyi yargılamak çok kolay.

Ancak o zamanın şartlarını göz önünde bulundurmadan bir hükme varmak bizi çok yanlış sonuçlara götürür.

- Advertisement -spot_img

1 Yorum

  1. Çocuk yaşta evlilik hakkında söylediklerinize %100 katılıyorum. (Önceki konu hakkında bilgim yok, isimleri tanımıyorum bile.) Bugünkü çağda “18 yaşından küçüklere” çocuk demek, birçok toplumda genel kabul gören bir anlayış. Ancak geçmişte, yaş ve olgunluk kavramları farklı değerlendiriliyordu; “18 yaş altı komple çocuktur” diye bir durum yoktu ki çocukla evlenilmiş olsun. Dediğiniz gibi, ergenliğe giren kişi biyolojik olarak cinsel olgunluğa ulaşmış olurdu. Bugün bile, ister çocuk denilsin, ister denilmesin, yeterli cinsel olgunluğa ulaşan gençler gayri meşru şekilde ilişkiye giriyorlar ve kimse “niye cinsellik yaşıyorsunuz” diye sormayı düşünmüyor bile.

    “Evlilik başka, cinsellik başka” denilirse de: “O dönemde evlilik neden farklı olsun ki?” diye düşünesi geliyor insanın. O dönemin toplumunda bir kız, evliliği reddedip tıp mı okuyacak veya ülkeler arası seyahate mi çıkacak? O toplumda, kızların kaderi genellikle birilerinin eşi olmaktı ve bu eşin bir Peygamber olduğunu düşünürsek, bundan daha iyi bir seçenek bulunamazdı.

    Bu arada, yanlış hatırlamıyorsam: önce nikah kıyılmış, ancak birkaç sene sonra birlikte yaşama başlamışlar. Bu bekleyişin sebebini düşündüğümüzde “ergenliğe girişi bekledikleri” sonucuna varabiliriz. Kaç yaşında olup olmadığı hakkında tartışmalar var ama bu bekleme süresiyle ilgili bilgi yaygın olarak kabul gören bir görüştür.

    Bu arada, ilkokulda sınıf arkadaşımı hatırlıyorum; sadece 9 yaşındaydı ama vücudu tam bir genç kız gibiydi. Hem de tam. Arabistan gibi sıcak ülkelerde ergenliğe girişin erken olduğunu da okumuştum. Dolayısıyla, “18 yaş altı çocuktur” etiketi her toplum ve dönem için aynı şekilde geçerli olmayabilir ve bu karşı koyuşlar açıkça: “farklı tarihleri, coğrafyaları, dinleri ve kültürleri zorla aynı kalıba sokma çabasından” kaynaklanıyor gibi görünüyor bence.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -spot_img
en son okunanlar

Vücudumuz 7 yılda bir kendini yeniliyor mu? bilim ne diyor, gerçek Ne?

Vücudumuzun her 7 yılda bir tamamen yenilendiği iddiası ne kadar doğru? Hücrelerimiz farklı hızlarda yenilenir ve bu süreç, vücudun her bölgesi için aynı değildir. Peki, hangi hücreler ne kadar sürede kendini yeniler?
- Advertisement -spot_img

More Articles Like This

- Advertisement -spot_img