TELE 1’e Kayyım Ataması: Medyada ve Siyasette Geniş Yankı Uyandıran Gelişme
TELE 1 televizyonuna kayyım atanması, Türkiye’de medya özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından atama yapılmasının ardından hem medya çevrelerinden hem de siyasilerden sert tepkiler geldi.
Tartışmaların Fitilini Ateşleyen Karar
Kararın ardından TELE 1’in internet haber müdürü Fırat Yeşilçınar, yaptığı açıklamada sürecin büyüklüğüne dikkat çekti:
> “Kendinizi kandırmayın, TELE 1 susturuldu, herkes sustu. Ne kanala gelen oldu ne de dayanışmaya.”
Bu açıklama, kamuoyunda “medya üzerindeki baskılar” tartışmasını alevlendirdi.
️ Siyasetten Tepki: DEVA Partisi’nden Sert Açıklama
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, TELE 1’e kayyım atanmasına sert tepki gösterdi:
> “Merdan Yanardağ hakkındaki iddialar dahi asgari bir ciddiyet içermezken, TELE 1’e kayyım atanmak suretiyle el konulmasının hiçbir gerekçesi ya da izahı olamaz. Bu soruşturma, yalnızca muhalif bir yayın organını daha susturmanın yoludur.”
Ekmen’in açıklaması siyasette geniş yankı buldu.
⚖️ Kayyım Heyeti: İbrahim Paşalı
Karar sonrası kayyım heyetinde İbrahim Paşalı’nın yer aldığı duyuruldu. Paşalı, daha önce Habertürk, Bloomberg HT, Show TV gibi kanalların da yönetiminde görev almıştı. Bu durum, kayyım atamalarının medya yapısını daha da merkezi hale getirdiği yorumlarına neden oldu.
️ Basın Özgürlüğü Tartışması Büyüyor
Karar sonrası medya çevrelerinden çok sayıda gazeteci ve meslek örgütü, TELE 1’e kayyım atanmasını “ifade özgürlüğüne ve muhalif basına darbe” olarak değerlendirdi. Dayanışma çağrıları yapılmasına rağmen kanal çevresinde somut bir destek hareketi oluşmaması da dikkat çekti.
Basın meslek örgütleri, bu kararın medya bağımsızlığına ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurgularken, siyasi partiler de hukuki sürecin şeffaf yürütülmesi çağrısında bulundu.
Sonuç
TELE 1’e kayyım atanması, basın özgürlüğü, ifade hakkı ve demokratik değerler konusundaki tartışmaları derinleştirdi. Kararın ardından hem siyasi hem de toplumsal düzeyde yeni bir medya atmosferi oluştu. Gözler, önümüzdeki süreçte atılacak hukuki ve siyasi adımlara çevrilmiş durumda.



